Ey milletim! Sandığa giderken Haim Naum Doktrini’ni unutma!

by Elif Örs | Published on Mart 28, 2024, 10:50 ö.ö.

"Bu seçim çalışmalarında yıllardır iktidara oy veren, canı pahasına iktidarı ve Erdoğan’ı savunan, hatta bu konuda haddi aşan birçok kişi artık ülkenin geldiği durumdan şikâyetçi. Hatta o duruma gelmişler ki, artık ülkeye dair umutları yok olmuş. Erbakan Hoca’mızın şunlarını söylediğine herkes şahit: “Aç bırakmak, işsiz bırakmak, borçlu bırakmak politikasıyla beraber, bizi dinimizden uzaklaştırma politikası da uyguladı. Beş seneden beri bütün bu politikalar uygulanmak suretiyle bize üç şey yaşatıldı. 1) Ekonomik yıkım, 2) Manevi tahribat, 3) Dış politika faciası.”

Bu hafta sonu ülkemiz tarihi açısından önemli bir seçim yapacağız. Her seçim önemlidir ama bu seçim, önceki gerçekleşen her seçimden daha önemlidir. Hem ülkemizdeki yaşanan iç krizler hem de dünyada yaşanan krizler dünyanın yeni bir eşiğinde olduğunun göstergesi. Şüphesiz dünya insanlık tarihi dönüm noktalarından birini yaşıyor. Tarihin dönüm noktasında ülkemizin alacağı tavır, ortaya koyacağı duruş çok önemli. İnsanlık açısından tarihi duruşu sergileyebilmek için yerel seçimde sandıklardan çıkan sonuç bir yön verecektir.

            Günümüzde yaşadıklarımızı değerlendirebilmek için geçmişe bakmamız gerekmektedir. Sahada gezdiğimizde de bizzat şahit olduğumuz esnaf bitmiş durumda. Esnafın bitmesi demek ülkedeki emeklinin, işçinin, çiftçinin, hayvan üreticisinin, memurun bittiği anlamına gelir. Ekonomi alanında yaşanan kriz sosyal yaşamdaki çürümeyi, toplum içinde huzursuzluğu tetiklemekte. Gençlerimiz, ülkesinde bulamadığı gelecek umudunu başka topraklara taşıyor.

            Millet ve seçmen olarak sandıklara gitmeden önce yaşadığımız olayları iyi değerlendirmek zorundayız. Oy vermek, onay vermektir, çok büyük vebal taşımaktadır. Yetki verdiklerimiz bizim adımıza hangi işi yaparsa bizim hanemize o sonuç yazılmaktadır. Bu sebeple bazı gerçekleri Erbakan Hoca’mızın dilinden tekrar hatırlatmak zorundayız.

            Erbakan Hoca’mızın 22 Temmuz 2007 seçimleri öncesinde yapmış olduğu tarihi konuşmalardan bazı kısımları yazımıza taşıyoruz. Erbakan Hoca’mızın o zaman ifade ettiği bazı konular şimdi herkesin görüp anlayabileceği şekilde ortaya çıkmış durumda. Örneğin İsrail’e köle olmamız. Aksa Tufanı’ndan beri iktidarın doğru işleri yapamıyor olmasını Erbakan Hoca’mız o günkü konuşmalarında açık şekilde söylemiş.

            Erbakan Hoca’mızın AKP’nin beş senesini değerlendirdiği kısımda şu sözlerine yer veriyor: “Beş senelik AKP iktidarında Türkiye’de gerçekleştirdikleri manevi işgali, maddi işgalle tamamlayacaklar. Irak gibi değil, Türkiye’yi yumuşak lokma haline getirerek almak istiyorlar. Türkiye’nin yöneticilerini kullanmak suretiyle Türkiye’yi İsrail’e köle yapmak istiyorlar.”

            Hâlâ bazıları AKP gerçeğini anlamıyorsalar da belki de anlamak istemiyorlarsa da Necmettin Erbakan net bir şekilde ortaya koymuş: “AKP, ırkçı emperyalizm tarafından 3 Kasım 2002’de işbaşına getirilmiştir. Bütün medya imkânlarını kullanmak suretiyle, üflemek suretiyle bunları başa getirdiler. Beş sene boyunca Haim Naum Doktrini’nin taşeronu olarak kullandılar. Türkiye’nin yıkılması için kullanıldılar. Onların haberi yok ne olup bittiğinden. Ama ırkçı emperyalizm istediğini yapıyor. Çünkü bütün idare onların elinde.”

            Bu seçim çalışmalarında yıllardır iktidara oy veren, canı pahasına iktidarı ve Erdoğan’ı savunan, hatta bu konuda haddi aşan birçok kişi artık ülkenin geldiği durumdan şikâyetçi. Hatta o duruma gelmişler ki, artık ülkeye dair umutları yok olmuş. Erbakan Hoca’mızın şunlarını söylediğine herkes şahit: “Aç bırakmak, işsiz bırakmak, borçlu bırakmak politikasıyla beraber, bizi dinimizden uzaklaştırma politikası da uyguladı. Beş seneden beri bütün bu politikalar uygulanmak suretiyle bize üç şey yaşatıldı. 1) Ekonomik yıkım, 2) Manevi tahribat, 3) Dış politika faciası.”

“AKP niçin iflas etmiştir? Sadece borçtan dolayı değil dış ticaret açığından değil, satacak hiçbir milli müessese kalmamıştır. Bütün milli müesseseler satılmıştır. Bakalım Millî Görüş ne yaptı, iş birlikçiler ne sattılar? Biz çimento sanayii kurduk, et balık kurumu kurduk, süt endüstrisi kurduk; bunların hepsini sattılar, bunların hepsi arsa oldu.

Doğu ve Güneydoğu Anadolu’daki 200 tane büyük tesisimizi sattılar. Bunların hepsi arsa haline döndü. Biz yaptık onlar yok etti, sattı bitirdiler. “Türkiye’ye yabancı sermaye geliyor” diyorlar. Peki niye geliyor? Şunun içinmiş; “Ekonomimiz kuvvetli, bize güveniyorlar da geliyorlar.” Hadi ordan! Bize demiyorlar ki bizden daha kolay soyacak birini bulamıyorlar. Gelenler gayrimenkul almış, arsayı alıyor, sonra imar durumu çıkarıp korkunç bir şekilde zengin oluyor. Bankacılığı almış, çünkü faizlerle milleti soyuyor. Haberleşmeyi almış yani telekomünikasyonu almış, müthiş bir rant sağlamış. Yani seni soymak için gelmiş, sana güvenmiyor, seni soymak için geliyor, seni yoluyor.

Ne arz ettim size? Kurdukları soygun düzeniyle Türkiye’yi mahvettiler. Kurdukları düzenle ekonomiyi mahvettiler, yürüyemez hale geldi. Faiz içinde boğuldu kaldı. Ve bunların yanında millet aç bırakıldı, işsiz bırakıldı, borca esir edildi.”

            Ve Erbakan Hoca’mız ülkenin durumu böyle olduğu halde AKP’ye oy vermeyi düşünenlere de şöyle sesleniyor: “Ömrümüzün elli senesini biz buna verdik. Sen illa harakiri mi yapmak istiyorsun? Deli misin? İsrail’e vilayet mi olmak istiyorsun? Hak dururken, hakkı bırakarak Yahudi’ye oyuncak mı olacaksın? (Katil işgalci ile önce normalleşilmesinin ve ticaretin devam edilmesinden ar edilmemesinin sebebi daha iyi anlaşılır olmuştur.) “Irkçı emperyalizmin oyununu bozmak için, Saadet Partisi şu bardağın içindeki süttür. AKP ise ırkçı emperyalizmin yaptığı kireçli sudur. Bu millet süte gitmesin diye bir bardağın içine kireçli su koymuş.” (Şimdilerde Siyonizm, kireçli su bardak sayısını artırdı. Millî Görüş’ün fotokopisi, renkli fotokopisi gibi seçenekleri televizyon ekranlarında, anketlerde önde çıkarıyor.)

            Ve son söz olarak ülkemiz için, milletimiz için, gençlerimiz için, ümmet için ve insanlık için kurtuluşu Erbakan Hoca’mız çözüm reçetesini de sunuyor: “AKP’ye büyük bir hayır işlemek istiyorsanız onu iktidardan düşürün.”

            Bu sözlerin üzerine ekleme yapmak bize düşmez. Bize düşen, en güzel şekilde hatırlatmaktır. Selametle…